Askerlik... "Doğru yerde dur!"

“Dilerim sorunlarımız barışla, demokrasiyle çözülür.” “Barışsa barış savaşsa savaş! Doğru yerde dur, bir daha başını belaya sokma.” Okurun sabrını zorlamayayım daha fazla, bu yazıyla bitireyim askerliği artık. Raporlu olduğum günler bitince eğitimlere kaldığı yerden katıldım ben de. Eğitim veren başçavuşlar canla başla işlerini yapmak gayretinde insanlardı. Ama bazen kendi aralarında söylendiklerine de tanık oldum. “Böyle askerlik mi olur? Şunlara bak! Biz bunlara ne öğretsek hava cıva! Üç gün sonra çekip gidecekler, bunun adı da ‘askerlik yaptık’ olacak. Tüküreyim böyle işin içine!” Tabii ki kendi açılarından haklılardı. Benzer lafları, çok temas etmemize izin verilmeyen normal askerlerden de çok duydum; “Adamın parası var, üç gün askerlik yapıyor! Olan biz garibanlara oluyor. Üstüne de bu şerefsizlere hizmetçilik yapıyoruz” filan. Meseleye bu açıdan bakınca gerçekten de “bedelli askerlik”, apaçık bir sosyal, sınıfsal eşitsizlik konusu olarak öne çıkıyor. Değişik tarihlerde geçici ola...