Öylesine bir gündü, hayat devam ediyordu…
Sabah erken kalktım, 7’yi çeyrek geçe. Ne olur ne olmaz diye telefonumun alarmını kurmuştum ama alarm ötmeden uyandım. İyi uyuyamadım gece zaten. Dişçiye gidiyorum heyecanı. Mahpusluk zamanlarının en doğrudan tahribatı, boynumun yanı sıra dişlerim üzerinde oldu. Pandemi nedeniyle erteleyip duruyordum ama ufukta “normale” döneceğimiz bir zaman dilimi görünmüyor. Baktırmam lazım. Diş tedavisi, malum, pahalı. Bakalım ne yapacağım… Kahvaltı niyetine ayaküstü birşeyler atıştırdıktan sonra çıktım. Yolum uzun. Geç kalmayayım. Caddede bineceğim otobüsü görünce ışıklarda durağa doğru küçük çaplı bir koşu yaptım. Otobüse yetiştim. Tenhaydı otobüs. İneceğim durağa daha var diye alışkanlıkla telefonumdan sosyal medyaya bakayım dedim. Nicedir facebookta ölüm haberleri paylaşılıyor. Telefon elimde kalakaldım. Zeynep. Zeynep Yıldırım… Bir süredir covid tedavisi görüyordu. Entübe edilmişti. Dün gece yaşamını kaybetmiş. Haydar da yoğun bakımda… Çok üzüldüm. Armutlu Pirsultan Cemevi Başkanıydı. Yeni çık