Kayıtlar

Ekim, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Donmak...

Resim
Geçen hafta Dersim, Nazımiye'de iki askerin hayatını kaybettiği haberi, önce "rutin" bir çatışma, operasyon haberi gibi duyuruldu. Kısa süre sonra sözkonusu askerlerin "donarak" hayatını kaybettiği açıklandı... "Donarak" mı? Kamuoyunda haklı olarak tepki oluştu. Çünkü olay, "hava muhalefeti" denilerek geçiştirilecek gibi değildi. "Hava muhalefeti" anlaşılır bir sebep elbette, henüz kış bastırmadı ama soğuktur oralar, bilinir. Ve bu durum "sürpriz", yani bilinmeyen veya beklenmedik bir şey olmasa gerek. Soruşturma dilerim sağlıklı bir şekilde yürütülür ve bu olayın sorumluları hesap verirler. Bana öyle geliyor ki o iki delikanlının düşündürücü bir şekilde hayatını kaybetmelerinin altından, emri altındaki askerleri birer "can" değil bazen birer "sayı" bazen de birer "makine" veya "makinenin dişlisi" gören bir komutanlık faciası çıkacak. Onlar için rahmet dilemekten, acılı

Ne kadar bekliyorsak, zaman o'dur...

Resim
Bazen arşivimi karıştırıyor ve bazı "eski" yazılarımı paylaşıyorum. "Eski" ama "eskimemiş" yazılarım diyelim. Aşağıda okuyacağınız yazı onlardan biri. 2006 yılının ilk günlerinde yazdığım bir "Gündem" yazısı... Ne kadar günceldir, değildir, onu okurun takdirine bırakıyorum. Sanırım, "Ne kadar bekliyorsan, zaman o'dur" sözlerinde dile gelen, herkesin kendi duygu ve düşünce dünyasında bulmaktadır anlamını ve herhalde "güncelliğini" koruyan yönü de budur. Biz "umut" diyelim adına... *** İnsanın, insan olmaktan ileri gelen, doğasındaki özelliklerindendir; merak eder, anlamak ister, araştırır. Orpheus'un "ölümcül" merakı, insanın bu yönünü ortaya koyan çarpıcı hikayelerden biridir. Efsaneye göre Orpheus, sırılsıklam aşık olduğu dünyalar güzeli eşi, bir gün ölünce, bu durumu kabullenemez. Tanrılara isyan eder, ama eşini dünyaya, hayata geri getirmesi artık mümkün değildir. Onu, hiç değilse görmek ist

Şiirini yitirmek...

Resim
Geçen hafta bir yarışma programına katılan akademisyen bir yurttaş, kendisine dinletilen şiirin kimin olduğunu bilemeyince haber konusu oldu. Stüdyo ortamında yarışma heyecanı kuşkusuz evinde soruları yanıtlamak kadar kolay değil; insanın heyecanlanması da, karıştırması da normal. Ama söz konusu akademisyen bir edebiyat profesörü olunca, soruya verdiği yanlış yanıtın haber konusu olması da aynı ölçüde normal. Adam hayli utanmış olmalıdır. Öğrencilerine de "mavra" konusu olmuştur muhtemelen. Soruya konu olan şiir, Nazım Hikmet'in "Sen de artık herkes gibisin" başlıklı şiiriydi ve şiir Cem Karaca'nın muhteşem yorumu eşliğinde sorulmuştu. Nazım'ın "alışılmış" şiirlerinden değildir gerçekten de. Şuraya koyayım, kimbilir kimlerin duygularına tercüman olmuştur ve olacaktır daha da... Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor Onlardan kalbime sevda geçmiyor Ben yordum ruhumu biraz da sen yor Çünkü bence şimdi herkes gibisin   Yolunu beklerk

Umut dediğin, bir hayat devam ediyor gerçeğidir

Resim
"Hayat işte" diyerek geçiyor günler ve öğrenmenin sonu olmadığını anlıyorsunuz her defasında bir kez daha; öğrenmenin sonu yok... Hayat öğretiyor ve bazen acıtarak. Hayal kırıklığı ile umut kırıklığı ile sızlayarak kalbiniz... İnsanlar öğretiyor... Aldatarak. Yalan söyleyerek. Riyakarlık ederek. Üç kuruşluk çıkarları için adeta insan suretinde başka bir "şeye" dönüşerek... Ve o insanlar bazen "en yakınızda" sandığınız, bazen bir zamanlar çok sevdiğiniz insanlar da olabiliyor. Acıyorsunuz. Sızlıyorsunuz. Kanıyorsunuz. Ve en çok da şaşıyorsunuz, hayret ediyorsunuz, ne diyeceğinizi bilemez oluyor ve kendinize kapanıp lanet okuyorsunuz; "Değer mi?" diye hayıflanarak... Değer mi, bir gün toprak olacağını bile bile bu denli basitleşmeye, pespayeleşmeye... "Değmez" de ne yapacaksınız? Oyunun kurallarını koyacak durumda değilseniz hele ki... Hayat ve insanlar üzerine düşünmekten ya "erecek" ya da kafayı çizeceğim bu gidiş

Güz geldi. 'Sevgim acıyor'

Resim
Son zamanlarda mı arttı ben mi yeni fark ediyorum, emin değilim; bazı şairlerimizin mısraları çokça paylaşılır oldu. Turgut Uyar bunlardan en önemlisi. Eylül bitti ya, sonbahar geldi, güz, hazan mevsimi. Turgut Uyar'ın, "Eylül toparlandı gitti işte. Ekim filan da gider bu gidişle" mısraları ile sosyal medyada karşılaşmayan yoktur herhalde. Uyar'ın "Acıyor" başlıklı şiirinden bir dizedir o. Şiirin ilk dizeleri ise şöyledir: "Mutsuzlukdan söz etmek istiyorum/Dikey ve yatay mutsuzluktan/Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun/Sevgim acıyor." 1985 yılında hayatını kaybettiği zaman da bu denli şiirleri, sözleri paylaşılan biri miydi Turgut Uyar? O'nun terk-i diyar ettiği zamanda ülkemizin üzerine çöken 12 Eylül karanlığı hükmünü sürdürüyordu henüz. Karmaşık duygular içinde olmalıdır. Ve, duygu dünyasını yansıtan şiirlerinin, sözlerinin bir zaman gelecek herkesin dilinde, kaleminde olacağını bilmiyordu doğal olarak. Bunu çok da umursadığını sanmıyor