Kayıtlar

Nisan, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hayat işte... Papatyalar...

Resim
Çocukken (Ne zaman "çocuk" idim ki ben?) papatya yapraklarını kopartarak "seviyor, sevmiyor" oyunu oynardık. Oyundu, evet. Aslında kimselere aşkımızı, sevdamızı ilan edecek ne cesaretimiz vardı ve ne de aşık olmaya, sevdalanmaya vaktimiz... Bir Ermeni kapı komşumuz aile vardı, bir de benimle yaşıt kızları Ayda. Adı gibi "ay gibi" güzel bir kızdı. Hiç göz göze bile gelmedik. Utanır, kızarırdım. Uzaktan, "platonik" bir duygu idi ona karşı yaşadığım. Papatya yapraklarını kopartarak "seviyor, sevmiyor" oyununu onu düşünerek oynardım kendimce, ama az sonra bana çok saçma gelirdi bu. Karşılıklı iki kelime bile konuşmamışken, gözlerimiz birbirine hiç değmemişken nasıl sevebilecekti ki beni? Mahallemizde ilk televizyon alan aile idi onlar. Evlerinin pencerelerinin önünde toplaşırdık bazen; televizyon almışlar, nasıl bir şey ki acaba? Sinema gibi. Sinemayı bir kutunun içine koymuşlar... Marsa Abla (Ayda'nın annesi) bizi pencere önünden ko