Kayıtlar

Şubat, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Aleviler neden 'muhalif'?

Resim
Alevilerin “muhalifliği”, neticede, “eşit yurttaşlık” haklarının görmezden gelinmesine duydukları haklı, meşru tepkidir. Sorunun çözümü; sahici, sağlıklı, işleyen bir demokrasi inşa etmek, bu kapsamda din ve inanç özgürlüğü hakkı üzerindeki gölgelerden arınmak ve bir bütün olarak “eşit yurttaşlık” anlayışını benimsemektir.  Alevilerle ilgili en çok muhatap olduğum sorulardan biri bu; Aleviler neden hep ‘muhalif’? Alevilerin “muhalifliğinin” inançlarıyla ilgili olduğunu zannedenler de az değil. Bu realitenin son derece anlaşılır nedenleri var oysa. Yani “muhalif” olmak, Alevilerin muhalif olmaya çok istekli, meraklı bir toplum olmalarından ileri geliyor değil. Öncelikle bu durumun tarihsel bir evveliyatı olduğunu bilmek gerek. Ehl-i Beyt Mağduriyetini Sahiplenmek Hz. Muhammet’ten sonra İslam tarihine yön verenler, giderek daha fazla belirgin bir özellik kazanacak şekilde, İslamiyet’i güç, iktidar, zenginlik, çıkar arayışları için ideolojik bir “bayrak” haline getirdiler. Özellikle de Al

Hablemitoğlu cinayeti bir 'ÖKK operasyonu' mu?

Resim
 Adalete, devlete güven duyulmayan bir ülkede yaşamaktan çok yorulduk. Ama hiç değilse cevap isteyen sorular sormaktan yorulmayalım, vazgeçmeyelim: Hablemitoğlu soruşturmasıyla acaba “duvardan” bir tuğla çekilmiş olacak ve o duvar nihayet yıkılacak mıdır? Geçtiğimiz günlerde MİT tarafından Ukrayna’da yakalanarak Türkiye’ye getirilen TSK bünyesindeki Özel Kuvvetler Komutanlığının (ÖKK) eski mensuplarından Gökhan Nuri Bozkır’ın emniyet ve savcılıkta “itirafçı” olarak verdiği ifadeler medyada geniş yer buldu. Bozkır, 18 Aralık 2002 günü suikast sonucu hayatını kaybeden Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu cinayeti dolayısıyla aranan bir isimdi. AKP iktidarının ilk ayında gerçekleşen bu suikastın kurbanı Hablemitoğlu, Atatürkçü bir aydındı ve başta Gülen cemaati olmak üzere dini tarikat ve cemaatler üzerine çalışmalarıyla tanınıyordu. Gülencilerin henüz “muteber” olduğu dönemlerde bu olay ve 90’lı yıllarda gerçekleşen Kemalist aydın cinayetleri üzerinde durulmazken

Arınç'ın helalliği...

Resim
İnsanlar bir bedendir ve her insan bu bedenin âzâsı gibidir. Çünkü insanların varoluşu aynı cevherden/kaynaktan gelmektedir. Eğer günün birinde organlardan biri hastalanırsa diğer organlar da bundan etkilenir insicam/düzen bozulur. Eğer sen başkalarının ıstırabından, derdinden, gamından habersizsen seni insan olarak isimlendirmek doğru olmaz. --Yârêsan (İran) Kürt Alevilerinin “Ben-i âdem” deyişinden. 33 yaşındaki Bangin Muhammed, 12 Kasım 2021 günü İskenderun T Tipi Cezaevinde ağır hasta olduğu halde tedavi edilmediği için hayatını kaybetti.  27 yaşındaki Garibe Gezer, 9 Aralık 2021 günü Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevinde tecrit amacıyla tutulduğu “süngerli odada” ölü bulundu. Cezaevi idaresine göre Gezer intihar etmişti.  65 yaşındaki Abdülrezzak Şuyur akciğer kanseriydi. İzmir Aliağa Şakran T Tipi Cezaevinde 15 Aralık 2021 günü bulunduğu hücrede hayatını kaybetti.  52 yaşındaki Halil Güneş, kemik ve akciğer kanseriydi. 15 Aralık 2021 günü Diyarbakır 2 No’lu Cezaevindeki hücresine say

Hayat pahalı, kuşlar uçuyor...

Resim
Zamlı elektrik faturası gelince yegâne elektrik tüketen “lüksüm” olan kettle cihazımı kaldırdım. Malum, vatandaşın gündemi hayat pahalılığı ve asgari ücrete yapılan zammı aynı ay içerisinde yerle bir eden enflasyon. Bazı AKP yetkilileri “Bir kilo yerine yarım kilo et yiyin” gibi parlak (!) formüller öneredursun çarşı, pazar ve marketlerde en temel gıda maddeleri (Kast ettiğim “et” değil bu arada, un, yağ, şeker, makarna, bakliyat ürünleri) el yakıyor. Taze ve nispeten daha ucuz diye tercih edilen semt pazarlarında bile sebze, meyve fiyatları adeta marketlerle yarışır halde.  Gün geçmiyor ki benzine zam yapılmasın. Benzine zam yapılması demek, tecrübeyle sabit, zincirleme her şeye yeni zamlar gelmesi demek. Seriye bağlanmış şekilde benzine yapılan zamların en çok yinelenen “açıklaması” ise, “Avrupa’da en ucuz benzin ve motorin bizde” oluyor. Ne var ki bunu söyleyenler (mesela Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan), herhangi bir AB ülkesi ile Türkiye arasındaki hayat st

Hapishanelerde hak ihlallerinin temelinde infaz sistemi var

Resim
Hapishanelerdeki hak ihlallerinin temelinde mevcut “infaz” yasa ve mevzuatı ile çoğu zaman bunu da aşmakta beis görmeyen ceza infaz kurumlarındaki uygulamalar var Hapishanelerdeki hak ihlallerinin temelinde mevcut “infaz” yasa ve mevzuatı ile çoğu zaman bunu da aşmakta beis görmeyen ceza infaz kurumlarındaki uygulamalar var.  Adli ve özellikle de “devlete karşı işlenen suçlar” şeklinde kategorize edilen siyasi mahpuslar, tutuklu veya hükümlü olarak tutuldukları hapishanelerde, sözcüğün en genel manasında “çağdaş” ve insani bir infaz anlayışı ile değil, adeta “düşman”, “hasta” muamelesi görüyorlar. Bu, yargının siyasallaştığı eleştirileri ve iktidar sözcülerinin Osman Kavala, Selahattin Demirtaş örneklerinde neredeyse “rutin” hale gelmiş “yargı sürecine müdahale” olarak değerlendirilen söylem ve tutumlarıyla birlikte ele alındığında, tabloyu daha da vahim hale getiriyor.  İktidarın “hain”, “terörist” gibi ağır ithamlarına maruz kalan insanların “adil ve bağımsız bir yargılamaya” tabi tu

Sezen Aksu ile mücadele etmek?

Resim
“Cennet vatan” tasavvuru sizinki gibi olmayanın “dilini kesmek”, “kafasına sıkmak” hakkını size kim verdi? Şu son bir haftada “gündemimiz” olan gelişmelere bakın; Sezen Aksu 2017 yılındaki Kültür Bakanlığından bandrolü de alınmış bir şarkısındaki sözleri üzerinden alenen iktidar koalisyonu liderleri, sözcüleri ve yandaşları tarafından “ linç ” edilmek istendi… Sedef Kabaş, bir TV programında günler öncesinden sarf ettiği sözleri nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla tutuklandı. “Olağanüstü” toplanan RTÜK o TV kanalına cezalar yağdırdı… Bazen kendinizi ne denli “Biraz iyimser olmak gerek” diye zorlasanız da, galebe çalan bu “gündem” oluyor sonuçta. Eğer bunun adına “umut” veya “iyimserlik” diyeceksek, cami mihrabından düpedüz “ Dilini keseceğiz ” şeklinde tehdit edilen, adliye önünde “ kafalarına sıkacağız ” açıklamaları yapılan Sezen Aksu, toplumun hemen her kesimi tarafından sahiplenildi. AKP’ye yakın çevrelerde bile “Bu kadarı da biraz fazla, ne demiş ki kadın?” tepkiler