Kayıtlar

Aralık, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bugün günlerden Roboski... (Arşivden)

Resim
Muhtemelen en büyük korkuları kıştan yana idi yola düşerken... Kıştır sonuçta, kardır, soğuktur, dağdır, zordur. Bager (kar fırtınası) kopabilir mesela, birden göz gözü görmez olur, grup kopar birbirinden, yolu şaşırırsınız, aslında yerlerini çok iyi bildiğiniz mayın tuzaklarına rastlayabilirsiniz. Beraberinizde ilk kez kaçağa çıkmış çocuklar vardır ve karda yürümek zordur, bir çukura yuvarlanabilirsiniz, ayağınızı kırabilir, taşıdığınız yüke zarar verebilirsiniz mesela. Onlara moral vermeniz gerekir, “ şu tepeyi de geçtik mi, tamamdır ”... Sınır köylerinde Kürdistan’ın, kaçağa çıkmak, kayaların arasında gözden kaybolmuş sınır taşlarına basmak, bir “ adam olmak ” ölçüsüdür, en çok da onlar heyecanlıdır bu yüzden... Kaçağa çıkmak  deyip de geçmeyin. Bir tür “ gerilla ” düzen ve disiplini gerektirir. “ Öncüsü ” vardır grubun, “ artçısı ” vardır, yola düşmenin kuralları vardır, ne tür durumlarda nasıl hareket edileceği bellidir. Ama o lanetli günde, belli ki en büyük korkuları kıştan y

'Sırası mı yani?' demeden önce...

Resim
…Belediye başkanı tabii ki denetlenir. Seçimle oluşmuş Belediye Meclisine karşı sorumludur Ahlaken kendisini oraya oturtan seçmenlerine karşı sorumludur. Kendisini aday gösterip seçime sokan partisine karşı da sorumludur. Peki “komiserler” ne iştir? Son yazılarıma gelen tepkiler içerisinde en çok karşılaştığım, “Nereden çıktı şimdi bu mevzu? Sırası mı yani?” sorusu oluyor. Sosyal medyanın yanı sıra, mail yolda, sokakta karşılaştığım insanlardan da duyuyorum bunu. Hatta bir süredir Galatasaray Meydanı yasaklandığı için İHD İstanbul Şubesi önünde toplanan Cumartesi Anneleri’nin sessiz, barışçıl eylemlerinden birinin sonrasında, bir arkadaşım, “Arkadaşız, hemşeriyiz, kendimi zor tutuyorum yazılarına tepki göstermemek için” bile dedi. Ben de “Kendini tutmana gerek yok, üslubuyla olduktan sonra eleştirirden rahatsız olmam” dedim. Sonrasında sohbet ettik biraz ve bu vesileyle gördüm ki, onun mevcut sol mantalite ve pratiklerden rahatsızlıkları benden hiç de az değil. “E, nedir benim ya

Üç kişiden biri 'komiser' idi, ama... Arnavutluk örneği

Resim
Mesele tam da bu işte... Kimimiz Küba, kimimiz Rusya, kimimiz Çin, kimimiz Arnavutluk (vb) devrimlerine hayranlık besliyor ve durduğumuz yerden diğerlerini "Revizyonist, oportünist" hatta "emperyalist" olmakla itham ediyorduk. Ama aslında hiçbirinin diğerinden temelde hiçbir farkı yokmuş meğerse. Söyleyince bazıları nezdinde "kötü" oluyorsun. Oysa soru orada hayatın verdiği cevapla birlikte öylece duruyor; bütün bunlar "sosyalizm" miydi? Belki uzattığımı düşünenler vardır, nitekim, "Memleketin gündemine bak, sen nelerle uğraşıyorsun" diyen okurlar da yok değil. Açıkçası, zaten çökmüş sosyalist ülkelerde oluşturulan rejimlerden her biri, diğerine benzer pratikler sergilemişler. Bu anlayış ve pratiklerle yüzleşmeyi önemsiyorum. "Sıcak" gündemden daha fazla önemsiyorum hatta. Güncel yazı yazmak gelmiyor içimden, dikkatli okurun fark ettiği gibi. Kitap çalışmalarım ve geçmişle yüzleşmeye dair ihmal ettiğim konular var önümde

Eğer bu "sosyalizm" ise... Çavuşesku örneği

Resim
...Çavuşesku balkonda belirip konuşmaya başladığında tezahürat yapıldı. Muhtemelen "Yaşasın liderimiz Çavuşesku" diye sloganlar atılıyordu. Sonra birden bir kişiden bir "yuh" sesi duyuldu ve kısa süre sonra, az önce Çavuşesku lehine sloganlar atan binlerce kişi "Temeşvar! Temeşvar! Temeşvar!" diye bağırmaya başladı... "Siyasi komiserler-Rusya örneği" konulu yazım beklediğimden daha çok ilgi gördü. "İlgi" gösterenlerin bazısı, "Sen ne anlarsın Bolşevik Devrimi'nden!" edasında tepki gösterenlerdi. Tam da eleştirdiğim anlayışı haklı çıkarırcasına. Aslında ben henüz eleştiri filan da yapmamıştım o "sosyalizm" maskeli bürokratik rejimlere. Ve dahası sözü, bazı okurlarımın tahmin ettiği gibi yurdum sol yapılarına getirecektim. Ama madem öyle bu bahsi biraz daha açımlamakta fayda var... Sıradaki örnek Romanya ve Çavuşesku "yoldaş" olacak... Ama öncesinde ilk sözüm "Sen ne anlarsın Bolşevik Devrimi