Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hayat, işte. Durduk yere, öylesine…

 Albert Camus için “karamsar” derler; oysa o, “Nedir bütün bu gürültü… Sessizce sevmek ve yaratmak varken…” diyendir Kocaman, ışıl ışıl yıldızlarla bezeli gecelerde hayata ve geleceğe dair düşüncelerin dayanılmaz çekiminde yitirdiğim uykulardır şahidim, bir görev gibi yaşamanın yorgunluğu ile hayatta olmanın gizli ve tuhaf sevinci arasında kalmaktı ruhumda kopan fırtınalara sebep… Bazen, vicdanıyla kavgalı bir dünya, hayat, gelecek ve insana dair sorgulamadır zamanın seni durdurduğu yer, nereye varacağını bilmeden. Varlığını hasredeceğin bir insanın omuzlarında olmak isteğidir galebe çalan; gayrısı, yitirir anlamını… O omuzlar ne çok şey demektir ve yokluğu ne çok üzerine üzerine gelen boşluğudur ömrünün… “Yolu rastgele yürürsen ömür olur, denginle yürürsen şiir,” dediğince şairin (Cahit Zarifoğlu). Ahmed Arif miydi, “Seni sevmek felsefedir, kusursuz” diyen. Hayatın en uç boyutlarında sınanırken insanlığın, nedendir bilinmez, olmadık bir hatıra canlanır gözünde; insan ve hayat hall...

İstanbul’da Kürt seçmen “Ma bizim için ne değişecek ki?” diyor

DEM Parti tabanında biraz “sandığa gitmeyeceğim”, biraz DEM Parti, biraz İmamoğlu ve çokça da kararsızlık gözlemledim. Heyecan yoktu ve insanlar seçimin şu veya bu aday lehine sonuçlanmasıyla çok da ilgili değillerdi; Bizim için ne değişecek ki? Hatay’daki seçim atmosferi ve gidişatı başından beri enteresan gelişmelere sahne oluyordu ama son olup bitenler, seçime en alakasız duranların bile “Ne olmuş, ne olmuş” heyecanıyla gözlerini o tarafa çevirmesini sağladı: Gökhan Zan’a kim ne teklif etmiş, ortalığa düşen ses kayıtları montaj mı değil mi. TİP’in çelişkileri, tutarsızlıkları. İşbilir Lütfü Savaş bu işin neresinde. Ya AKP ne durumda, vs. Neyse Aslıhan takipte, izliyoruz biz de. Tamam Hatay’da acayip işler oluyor ama dikkatler özellikle İstanbul seçimlerinde. “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” gibi bir önemi var işin. Sayın İmamoğlu bir kez daha kazanırsa, 2019’da üst üste iki kez, üstüne de 2024, sadece İstanbul’un belediye başkanı olmayacak, ülkenin yakın geleceğine hazırlanan...

Bu kez ROK devrede: Kürt seçmene promosyonlu çağrı

 ROK, apaçık Kürt seçmeni İstanbul’da Dem Parti adayları etrafında yumruk gibi kenetlenmeye davet ediyor. Sadece davet de değil görüldüğü gibi, promosyon kabilinden özendirme ödülleri de var Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 8 Mart günü Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) tarafından düzenlenen toplantıda konuşurken 31 Mart yerel seçimlerini kastederek, “Benim için bu bir final, yasanın verdiği yetkiyle bu seçim benim son seçimim, çıkacak netice benden sonra gelecek kardeşlerim için bir emanetin devri olacak” dedi. Sayın Erdoğan’ın kurduğu cümle içerisinde “son seçimim”, “final” sözcüklerinin geçmesi, farklı nedenlerle herkesi heyecanlandırdı. İyi Parti hızlı adımlarla eriyerek dümeni Cumhur İttifakına kırma çabasında olsa da hala çeşitli “Tayyip gitsin de…” çevreleri, bir an “Acaba?” diyerek sosyal medyayı hareketlendirdiler. Daha önce de, hatırlarsınız, Sayın Erdoğan “Milletimiz tamam derse…” demiş ve bunun üzerine X’de #Tamam hashtagi günlerce trend topic olmuştu ...

31 Mart'a kaç gün kaldı?

 Umudumu kaybetmemeye çalışıyorum ama bilmiyorum, dayanabilecek miyiz? Daha iyi bir gelecek umut ve çabamızın en büyük güvencesi, kadın mücadelesidir… 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun Yerel veya genel seçim kampanyalarında adeta “kural” haline gelmiş bazı şeyler var. Parti liderleri ve adaylar bu adı konulmamış kurallara titizlikle riayet ediyorlar; seçim başarıları bu titizliğe doğrudan bağlı imiş gibi bir ciddiyetle… 31 Mart yerel seçim kampanyalarında da bunu gözlemledim. (İstanbul’u kastediyorum ama diğer kentlerdeki durumun farklı olmadığından da eminim.) Maksat kayda girsin diye gözlemlediğim sonuçları paylaşayım, neticede bir tür amme hizmeti yapıyoruz şurada… > Bir: Hatırlarsınız, 1999 deprem felaketinden sonra dönemin ABD Başkanı Bill Clinton deprem bölgesini ziyaret etmiş ve orada bir bebeği kucağına alarak gazetecilere poz vermişti. Bebek bu, Clinton Bey’in sırıtan yüzünün ortasındaki kocaman patlıcan burnu görünce, adamın burnunu sıkmıştı. Öncesi de vardır belk...

"Ne kadar ekmek o kadar köfte" siyaseti

 Erdoğan kendini iktidar olmaya mahkum ve mecbur gören bir lider. Muhtemelen “Ben olmasam ülke batar, parçalanır, kurda kuşa yem olur” diye düşünüyor. Kendini buna ikna etmiş ve öyle de davranıyor … 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yürüteceği kampanyanın “mottosu” aşağı yukarı belli oldu: Bizi seçeceksiniz ki hizmet alabilesiniz… Öncesi varsa bile dikkatimden kaçmış ama bunu izlediğim kadarıyla ilk kez 3 Şubat’ta hala depremin yaraları iyileşmemiş Hatay’da söyledi: “Oy vermezseniz, hizmet gelmez.” Son olarak da geçenlerde İstanbul’daki Sirkeci-Kazlıçeşme Raylı Sistem açılış töreninde söyledi: “Bu ülkeyi biz yönetiyoruz. İstanbul’da bulunan bu zat böyle bir imkana sahip değil.” (26 Şubat 2024) Eğer “Ne var ki bunda? Doğru söylemiş adam?” diye düşünen varsa, yazının geri kalanını okumasa da olur. Aslına bakarsanız Sayın Erdoğan tam da böyle düşünen seçmenlere hitaben ediyor bu lafları; tesadüfen değil yani. Ne kadar ekmek, o k...