Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sayın Özgür Özel naaptınız siz?!

 “… bir de “bölücülük” suçlaması var. Neyi, nerede, nasıl “bölmek” istemiş ya da istiyormuş; meçhul!” Geçtiğimiz 19 Kasım Pazar günü Kürt soprano Pervin Çakar’ın Kadıköy’deki konseri hemen her mecrada “haber” olurken sosyal medyada da büyük ilgi gördü. (“TT oldu” deniyordu galiba?) Opera ülkemizde çok sevilen bir müzik türü olduğundan veya Pervin Çakar her kesimden Türkiyeli yurttaşların hayranı olduğu dünyaca ünlü bir sanatçımız olduğundan değil maalesef. CHP’nin çiçeği burnunda lideri Özgür Özel bu konsere katıldığı ve üstüne üstlük konserin bitiminde reverans yaparak Çakar’ın elini öptüğü için. Dahası da var; bu sahneyi sosyal medya hesabında “Sn. Chakar’ın performansı kadar verdiği barış kardeşlik mesajları ve deprem acımızı paylaşması da etkileyiciydi” diyerek paylaşmıştı! Bir danışmanı da adama dememiş ki, “Yahu sayın Özel, hadi Akit gazetesini geçtim ama Yılmaz Özdil bunu duyarsa fena haşlar bizi, naaptınız siz abi ya!” Dememiş demek ki. Dese, hiç değilse o fotoğraflı paylaş...

"Dere insan leşleriyle doluydu, susuzluktan öldük"

86 yıl önce, Seyit Rıza, oğlu Resik Hüseyin ve Dersim’in yol rehberi beş kişi idam sehpalarında asılarak öldürüldüler. Unutmayacağız. Unutturmayacağız. Çünkü Türkiye bu gerçekle yüzleşmeden iç barışını sağlamış, demokrasisiyle güçlü ve geleceğine güvenle bakan bir Türkiye olamaz. 86 yıl önce 14 Kasım 1937 gününü 15 Kasım’a bağlayan bir gece vakti, Seyit Rıza, oğlu Resik Hüseyin ve Dersim’in yol rehberi beş kişi, araba farlarıyla aydınlatılan Elazığ Buğday Meydanında kurulan idam sehpalarında asılarak öldürüldüler. Seyit Rıza ve arkadaşlarının asılarak öldürülmelerini organize etmek göreviyle Elazığ’a gelen dönemin Emniyet Genel Müdür yardımcısı İhsan Sabri Çağlayangil, idam kararının alındığı sözüm ona mahkeme ile idamların gerçekleştiği anları, bazı “detayları” atlamakla beraber anılarında açık ve anlaşılır bir dille anlatır. (İhsan Sabri Çağlayangil, Anılarım. İstanbul, Yılmaz Yay., 1990) “Ankara’dan beni asmaya mı geldin?” Mahkeme idam ve diğer ağır ceza kararlarını açıklarken, Türk...

Gündem hareketli, "şok" gelişmeler var!

“Hukukun üstünlüğü” tartışılır halde iken “kanun devleti” olmak da bir anda tartışmalı hale getirildi… Türkiye kadar gündemi hızlı değişen bir başka ülke var mıdır acaba; sanmıyorum. Bir konu “gündem” oluyor ama henüz o gündemle ilgili haberleri, yorumları, gelişmeleri takip ediyorken bir başka “gelişme” o gündemi süratle eskitiyor. Söz konusu “gündem” konuları ve içerdiği gelişmelerin, her geçen gün demokrasi ve özgürlükler adına var olan kaygı ve endişeleri daha da derinleştiren bir anlamı olmasa, bu “hızlı” ve “hareketli” gündemle yaşamak hayli heyecanlı, eğlenceli bir şey olabilirdi. Türkiye’de Dersim’le ilgili bir araştırma yaptığı için tanıştığım Danimarkalı Kristine isimli bir arkadaşım vardı. Ben onunla İngilizce o da benimle Türkçe konuşmaya çalışıyordu. Benim İngilizcemi, onun da Türkçesini geliştirmeye ihtiyacı vardı. 2006 yılıydı. Türkiye’ye, ama özellikle Dersim’e hayran olmuştu. Sorana “Turunçmekliyim” (Dersim merkeze bağlı bir köy) diyordu, o derece. Türkiye’ye yerleşmek...

İlk yüzyılın hayrını görmedik...

Zübeyde Hanım’ın rölyefi önünde bu gösteriyi yapan papyonlu Şengör Bey, çalıştığı üniversitede tacizci olarak adı çıkmış biri aynı zamanda. Yüzüncü yıl kutlamaları ve beraberindeki heyecanlı tartışmalar geride kaldığına göre daha sahici bir yüzüncü yıl değerlendirmesi yapabiliriz herhalde. Tartışmalar derken, tarafları vardı tabii ki. Aslında herkes Kemalist değilse bile Atatürkçü. En “Atatürk karşıtı” diye adları çıkmış olanlar dahi, “imana” geldiler ve Atatürkçü oldular nihayetinde. Görüntüleri bu. Bazen polemiklerde “Atatürk sağ olsa sizi sopayla kovalardı” filan diyorlar. İslamcı çevreleri kast ediyorum. En azından iktidar olanlarını. Tabii “oldum” demekle olunmuyor, samimiyetiniz sorgulanıyor mesela. Yaptığınız açıklamalarda, konuşmalarınızda kaç kez “Atatürk” demişsiniz, sayılıyor. Demiş olmanız da yetmez, “takiyye” yapıyor olabilirsiniz çünkü. Buna karşılık Kemalist, Atatürkçü çevreler de kendi içinde hayli “parçalı” haldeler. Bazıları, yıllarca İslamcı cereyanlara karşı “Atatür...