Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

“Hep birlikte ve özgürce yaşamak” için…

 Sorun Kürt sorunudur ve Kürt sorunu, barış içinde bir arada yaşama umutlarımızı her defasında kanla gölgeleyenlerin inkâr ve çözümsüzlük ısrarlarının hepimize ödetilen kanlı bedelidir Türkiye toplumunda “ben bilmem devlet bilir” biçiminde aklî bir dengesizliğin hayli yaygın olduğunu biliyoruz. Mevzu her ne ise, ortalama “makbul” vatandaşın tepkisi budur. Soru sormaz, sorgulamaz, “durduk yere ne diye başıma iş açayım” uyanıklığını elden bırakmaz. Bunun siyasi parti taraftarlığında da benzer izdüşümleri var. Özellikle de “lider”, “reis”, “önder”, “başbuğ” gibi ideolojik menşeî farklı olsa da aynı otoriterizmle malul parti ve örgütlerde… Kafası angaje olduğu yapı ne derse o şeklinde çalışan birinin tabii ki soruları olmaz. Gerek yoktur. Bu tipler gündemdeki herhangi bir konuyla ilgili bir tavır veya görüş belirlenecekse, kulaklarına üfürülene sorgusuz sualsiz biat ederler. Bu da bir tür “makbul” taraftarlık veya “militanlık” ölçüsü oluyor. “Resmi” ve “gayrı resmi” görüşleri vardır. Ç...

Yaşıyoruz işte…

 İnsan hayatını hiçe sayanlardan hesap sormak, hayatını kaybedenleri geri getirmeyecek ama hiç değilse rüşvetle, yolsuzlukla, sorumsuzlukla iş yapmayı “marifet” haline getirenlere belki biraz ibret olur… Geçen gün Bolu’da, ülkedeki kış turizminin “gözde” bölgelerinden Kartalkaya’da indirimli gecelik konaklama ücreti 37 bin TL olan bir otelde yangın faciası yaşandı. Bu yazıyı kaleme aldığım esnada ölü sayısı 78 olarak açıklanmıştı ve maalesef ölü sayısının artmasından endişe ediliyordu. Çünkü halen yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren insanlar var… Otel “süper lüks” bir oteldi, oradan buradan onaylıydı, ilgili belgeleri, evrakları “tamam” görünüyordu kâğıt üzerinde ama işte olası bir yangınla ilgili hiçbir önlemi, hazırlığı yoktu. Üstelik bu önlemler, sadece bu tür bir otelde değil neredeyse alelade bir pastanede dahi işletme ruhsatı alabilmek için alınması zorunlu önlemler olmasına rağmen… Otel lüks, sahipleri paragöz, denetlemesi gerekenler sorumsuz, insan hayatı ucuz… Canını zor ...

Mevzubahis “kardeşlik” ise…

 “Hepimiz kardeşiz” denildiği zaman, kardeşlik söylemine muhatap olan halk, “kardeşlik hukukunun” gerekli kıldığı hiçbir hakka neden sahip olmadığı ve “üvey kardeşin bile hakları vardır, hangi devirde yaşıyoruz?” hissine kapılıyorsa, o sözün ifade ettiği anlamın bir değeri kalır mı? “Süreç” değil diyorlar, “çözüm süreci” hiç değil, “açılım” da değil; “Peki ne?” diye sormaya kalmadan, “terörsüz Türkiye” gibi tuhaf bir tariften bahsediyorlar, bir de “kardeşlik” diyorlar.  Misal Devlet Bahçeli bu adı konulamayan “süreç” için DEM Parti heyetinin İmralı’daki ilk görüşmesinin ardından, “Bu görüşmenin genel hatlarıyla medyaya yansıyan bazı bölümleri demokrasiyi, Türk-Kürt kardeşliğine bağlanan umutları nispeten takviye etmekle kalmamış hayırlı bir başlangıcın ivmesi olmuştur” demişti (31 Aralık 2024).  Ahmet Türk takviyeli DEM Parti heyetiyle yaptığı görüşmenin ardından bildik Bahçeli belagatiyle yaptığı açıklamada da “kardeşlik” vurgusu ön plandaydı: “…Türk ile Kürt’ün arasına ...

Barış ihtimali Rojava’da sınanıyor

 Kürt sorunu hiçbir dönem olmadığı kadar küresel güçlerin de müdahil olduğu bir bölgesel sorun niteliği kazanmıştır. Bu, inkar siyasetinin kaçınılmaz sonucu olarak şekillenen bir olgu 1 Ekim 2024 günü parlamentoda “tokalaşma” ile başladı ve halen DEM Parti İmralı heyetinin siyasi partilerle gerçekleştirdiği görüşmelerle devam ediyor. Konunun çok gerekmedikçe “güncel” boyutlarına girmeyeceğim; ilgilisi zaten takip ediyordur. Kimsenin özel olarak “amigosu” veya “karşıtı” olmadan sürecin önemli gördüğüm yönleriyle ilgili düşünce ve değerlendirmelerimi paylaşmaya devam edeceğim. Hemen belirteyim; kimsenin özel olarak “yandaşı” veya “karşıtı” olmamak, elbette ki “tarafsızlık” demek değil! Bu tür konularda “tarafsızlık” kadar tuhaf, tutarsız ve “yok öyle bir dünya” dedirten bir tavır olamaz. Tabii ki sahici ve kalıcı bir barıştan yana tarafım. Herkes için demokrasi, herkes için adalet ve özgürlük değerlerini savunuyorum. İddiam ve çabam, bu kavram ve değerleri gerçekten sahiplenmek, savu...

“Barışa giden bir yol yoktur, barışın kendisi bir yoldur”

 Neticede sorun herkesin doğrudan ya da dolayı biçimde ilgili olduğu, ilgili olması gereken bir sorun; bu nedenle de şeffaf yürütülmesine özen gösterilmesini istemek, beklemek hakkımızd ır 2025 yılına bu gündemle girdik: MHP lideri Devlet Bahçeli’nin parlamentoda DEM partililerle tokalaşması ve ardından Öcalan’ın gelip mecliste DEM Parti grubunda örgütü feshettiğini ilan etmesi, bunun karşılığında “umut hakkı”nı değerlendireceklerini açıklaması… İzleyen günlerde DEM Parti’den kimlerin İmralı’ya gideceği tartışıldı ve nihayet o isimler netleşti, bu sefer de Adalet Bakanlığının başvuruyu yanıtlamakta neden geç kaldığına dair yorumlar sökün etti: “Uygun zaman” neydi ki acaba? Velhasıl… 28 Aralık günü beklenen görüşme oldu. Bir gün sonra, bir basın toplantısı beklerken Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan imzasıyla yazılı bir açıklama yapıldı. O gün Roboski katliamının da yıldönümüydü. Çoğunluğu çocuk yaşta 34 Roboskili köylünün 28 Aralık 2011 günü Türk savaş uçakları tarafından bombal...