Dersim'e adı neden iade edilmez?


2011 yılında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Dersim, katliam, özür sözcüklerini aynı cümle içerisinde kullandığı bir açıklama yaptı. “Gerekirse devlet adına özür dilerim” dedi. Bu, siyasi bir polemik kapsamında söylenmiş bile olsa bir ilk idi, önemliydi, tarihiydi. Ne var ki gerekleri vardı. Ama öylece kaldı…

Sonradan sayın Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasıyla başbakanlık koltuğuna oturan Ahmet Davutoğu da bir ara Dersim meselesini gündemine aldı (2015). Dersim’e yapacağı ziyaret öncesinde medyada “önemli” açılımlar yapılacağı havası yaratıldı. Bizzat Davutoğlu, Dersimilere “müjdeleri” olacağını açıkladı. Bu “açılım” ve “müjdeler” ne olabilirdi acaba?

Ben de dahil bütün Dersimlilerde ortaya çıkan beklenti, Dersim’e adının iade edileceği, “Tunceli” isminin tarihe havale edileceği idi. Değil mi ki cumhurbaşkanı olduğu dönemde sayın Abdullah Gül Dersim’i ziyaret etmiş (2009) ve orada vali ile aralarında şöyle bir diyalogun geçtiği medyaya yansımıştı:

-Sayın Vali Dersim’e adı iade edilsin mi diye burada bir referandum yapsak sonuç ne çıkar acaba?

-Yüzde yüz “Dersim olsun” sonucu çıkar sayın cumhurbaşkanım.

Hem, bu konuda toplumda Dersim tartışmaları vesilesiyle belirli bir aydınlanma ve duyarlılık oluşmuştu ve hem de meclisteki muhalefet partileri içerisinde bu yöndeki bir girişime MHP’den başka kimse karşı çıkmazdı. Ne var ki sayın Davutoğlu’nun “müjdesi”, Tunceli Üniversitesi’nin adının Munzur Üniversitesi olarak değiştirileceğini açıklamasıyla sınırlı kaldı. 2006 yılında, yani AKP döneminde açılan o üniversitenin adı neden “Tunceli Üniversitesi” konulmuştu ki zaten?

Söz konusu olan genel olarak Alevi meselesi özgül olarak da Dersim olunca neden niyet edilen açılımların eşiğinden dönülüyordu acaba?

Bu, basit bir soru. Ancak bu basit sorunun özünde “derin” engeller vardı. Ve o “engeller”, sadece Dersim’i ve Dersimlileri de değil, bir bütün olarak Türkiye toplumunu ilgilendiriyordu.

Dersim’e adının iade edilmesi için ilk defa Abdullah Gül’ün dillendirdiği bir referandum neden yapılmaz Dersim’de? Buna MHP bir yana CHP bile karşı çıkamazdı. Kuşkusuz bu parti içindeki ultraulusalcı kesimler seslerini yükseltirdi, ama neticede Dersim söz konusu olduğunda ikide bir siyaseten dayak yemekten kurtulmak için bile olsa cansiperane bir karşı koyuş da sergilemezlerdi. En azından benim yorumum bu yönde. HDP –öncesinde BDP- de karşı çıkmazdı.

HDP deyince burada durup bir parantez açmak gereği var. Bu parti, malum, evveliyatındaki diğer partiler gibi “Türkiye partisi” olmak iddiasıyla ortaya çıkmasına rağmen, geldiği nokta itibarıyla daha çok Kürtlerin ilgi ve desteğine mazhar olan bir parti. Yine de “Bütün ezilenlerin, mazlumların, ötekilerin partisi” olma iddiasını sürdürmekten vazgeçmiş değil. Bu “ezilenler, mazlumlar, ötekiler” içerisinde en belirgin kesimi oluşturan Aleviler için neler yapmıştır HDP? Bu sorunun cevabı bir başka yazının konusu olabilir; şimdi girmeyeceğim.

Neydi basit de görünse bağrında “derin” manalar, "engeller" barındıran sorumuz? Dersim söz konusu olunca neden eşiğine kadar gelinen “açılım” niyetleri bir türlü hayata geçirilemiyor?

Önce Dersim ile ilgili bilinen bazı gerçekleri hatırlatmalıyım…

Dersim Kürt’tür, Kırmanç’tır (“Zaza”), Alevidir… Etnik ve inançsal orjinalitesi nedeniyle kendisini kuşatan Kürt ve Türk çoğunluktan “farklı” özellikleri vardır…

Dersim’in farklılıkları, 38 kırımının “gerekçesi” olmuştur…

Kırım ve katliam artıkları olarak geride kalanlar üzerinde çok boyutlu oyunlar oynanmıştır. Dersimliler bir korku imparatorluğunun pençesinde yaşam mücadelesi verirken bu oyunların hedef tahtasında tanınmaz hale getirilmek istenmiştir. Bunun göz ardı edilemez etkileri olmuştur…

Dersim’e adını iade etmek inkar ideolojisini aşmak anlamında sembolik gibi görünen tarihi bir iade-i itibar demek olacaktır…

Dersim’e adının iade edilmesi ve kanlı bir yok etme operasyonunun adı olan “Tunceli” adının tarih olması, fiili bir “devlet özrü” demek olacaktır…

Dersim’in resmen “Dersim” olarak kabulü, cumhuriyet tarihinin en kanlı kitlesel imha harekatının mahkum edilmesi demek olacaktır…

Dersim’e adının iade edilmesi, Türkiye’nin demokratik yeniden yapılanmasının, iç barışının itici gücü olacak, umutlu bir yeniden başlangıcın önemli bir aşamasına işaret edecektir…

Türkiye buna hazır mı?

Belki de asıl soru budur…

9 Kasım 2018

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İlla da İzmir...

#ŞehirNöbeti notları :)

Dersim'de hakim kanaat: Gülistan Doku...