Hayat pahalı, kuşlar uçuyor...

Zamlı elektrik faturası gelince yegâne elektrik tüketen “lüksüm” olan kettle cihazımı kaldırdım.

Malum, vatandaşın gündemi hayat pahalılığı ve asgari ücrete yapılan zammı aynı ay içerisinde yerle bir eden enflasyon. Bazı AKP yetkilileri “Bir kilo yerine yarım kilo et yiyin” gibi parlak (!) formüller öneredursun çarşı, pazar ve marketlerde en temel gıda maddeleri (Kast ettiğim “et” değil bu arada, un, yağ, şeker, makarna, bakliyat ürünleri) el yakıyor. Taze ve nispeten daha ucuz diye tercih edilen semt pazarlarında bile sebze, meyve fiyatları adeta marketlerle yarışır halde. 

Gün geçmiyor ki benzine zam yapılmasın. Benzine zam yapılması demek, tecrübeyle sabit, zincirleme her şeye yeni zamlar gelmesi demek. Seriye bağlanmış şekilde benzine yapılan zamların en çok yinelenen “açıklaması” ise, “Avrupa’da en ucuz benzin ve motorin bizde” oluyor. Ne var ki bunu söyleyenler (mesela Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan), herhangi bir AB ülkesi ile Türkiye arasındaki hayat standartlarını karşılaştırmıyorlar. Misal bizdeki asgari ücret ile bir ayda kaç litre benzin alınabiliyor, Almanya’daki asgari ücretli kaç litre benzin alabiliyor? 

Gelgelelim soru sorunca “provokatör” olarak damgalanmak işten bile değil. 

İstanbul’da yaşayanların dikkatini çekmiş olmalıdır, gerçi Anadolu kentlerinde de durumun farklı olduğunu sanmıyorum: Trafik gayet rahat. Yağmur, kar filan olsa neyse de, hava da açık oysa bu ara. Belediye otobüsünde yanımda oturan bir beyefendi giderdi merakımı; “Benzine zam üstüne zam, millet arabasıyla yola çıkmıyor artık, ne yapsın.” 

Arabası olanlar düşünsün, ne diyeyim. Yüzünüze gözünüze dürsün dercesine “Herkesin evinin önünde arabası var” diyorlar ya, evi arabası filan olmadan yaşayanlar da var işte. Kabahatse, peşinen kabul ediyorum. “Çıkar telefonunu bakayım!” fırçasına da gayet hazırlıklıyım.

Önceki yaz pandemi kısıtlamalarının biraz gevşemesini fırsat bilen bir Alman akademisyen arkadaşım gelmişti İstanbul’a. Tamam hayat pahalı ama misafir ağırlamaktan geri durmak da olmaz. Orta halli bir köftecide yemek yedik. Sağolsun, anlayışlı biri, “Siz zor durumdasınız” diye ısrar etse de hesabı ben ödedim. Ertesi gün, “Sıra bende” deyip çok pahalı olduğunu duyduğum bir restorana davet etti beni (Yok, “Nusret” değil). Söylediği yerin çok pahalı olduğunu söyledim, bütün cesaretimi toplayıp. “Sorun değil” dedi, “Benim için çok ucuz.” Durumumuz budur işte…

Zamlar, sanırım en çok elektrik faturaları gelince hissettirdi kendini. Orta halli kafe-restoran işleten esnaf bir arkadaşıma uğramıştım. Daha “merhaba” demeden, “Mekanın kirası 15 bin TL” dedi. “Bu da bu ay gelen elektrik faturası” diyerek elindeki faturayı gösterdi; elektrik faturası bedeli kiradan daha yüksekti, 15 bin 250 TL. 

Sorun gözlerden kaçırılacak, “dış mihraklar” ajitasyonuyla karambole getirilecek gibi değil. Bu yüzden olmalı, kulakları Saray ve AKP kulislerinde bazı gazeteciler, “Vatandaşı rahatlatacak formüller aranıyor, hatta bulundu bile” gibi yazılar yazıyor, haberler veriyorlar. 

Durumun vahameti o denli bariz ki, bir ara köşesinden ve çıktığı TV kanallarından “Alınacaksınız! Tutuklanacaksınız!” diye çığıran Cem Küçük bile, geçenlerde, çalıştığı TGRT ekranından, “Bu zamlar iyi değil. İnsanları canından bezdirdi zamlar. Bu elektrik faturalarına ve zamlara bir yerde dur denmesi gerekiyor. Elektrikte düzenleme yapılması şart” dedi. (9 Şubat 2022)

Ne var ki bu tür durumlarda kullanmaya alıştıkları “Dış mihraklar”, “Hep CeHaPe yüzünden” söylemlerini hâlâ güncelleyememiş kişiler de var. Bunlardan biri, “Yeliz” lakaplı AKP Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı. Bu sayın vekil, Akit TV’de katıldığı programda, “Bu zamların oluşmasında bizim bir dahlimiz yok. En büyük dahil CHP'de. Bugün olan doğal gaz, elektrik zamlarının tamamı bu zihniyetin ürünüdür” dedi (10 Şubat 2022). CHP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu da Twitter’da Çamlı’nın konuşmasını alıntılayarak, “Yakında bunu Merkez Bankası Başkanı yaparlar” dedi. Aman Sayın Bekaroğlu, tamam şaka yaptım diyeceksiniz ama yani yerin kulağı var…

Dikkatimi çeken bir diğeri de, AKP Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcısı Emre Cemil Ayvalı oldu. 

Adını görünce nereden tanıdık geldi diye düşündüm, buldum. Bu Ayvalı Bey önceki yıl “2010 yılına kadar FETÖ ile Kemalistleri birbirine kırdırıp öyle yol aldık” demişti. Bu “parlak” stratejinin bu denli açık faş edilmesi tepki çekince görevinden “affedilmiş” 10 ay kadar sonra da görevine iade edilmişti. 

Ayvalı zamlarla ilgili katıldığı bir YouTube programında demiş ki, “Elektrik faturaları abartılıyor. ‘Geçen ay 300 liraydı, bu ay 2 bin lira oldu’ söylemleri gerçekçi değil. Bazı ifadelerin yalan olduğunu, elektrik faturaları üzerinden provokasyon olduğunu düşünüyorum. Ben 115 metrekare evde oturuyorum, 5 kişiyiz. Geçen ay 171 liraydı bu ay 242 liralık fatura geldi.” (8 Şubat 2022)

Bu durumda yurdun çeşitli bölgelerinde baş gösteren “Elektrik zammı geri alınsın” protestoları, provokasyon. Canı yanan, iflas eden, iflasın eşiğinde bulunan vatandaşlar ve esnaf da provokasyona alet olmuş. Abartıyorlar. Halkın gündeminden, gerçeklerinden bu kadar mı koptunuz diye isyan edeceğim ama adam kendi durumunu örnek vermiş. Aynı konuşmasında, “Bizim kettle hep açık” da demiş. 

Malum, yazar-çizer erbabının (ve Selahattin Demirtaş’ın) kettle ile arası iyidir. Ben, zamlı elektrik faturası gelince yegâne elektrik tüketen “lüksüm” olan kettle cihazımı kaldırdım. Ayvalı ailesinde “hep açık” olan kettle ne marka acaba, çok tasarruflu bir şeymiş, haberi okuduğumdan beri meraktan çatlayacağım, o derece. Yalan söyleyecek hali yok herhalde. Kendisi neticede medya ile ilgili bir iş yapıyor. Haber ederse ziyadesiyle memnun olacağımı alenen duyurmuş olayım. 

Elektrik zammıyla ilgili CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da bir çıkış yaptı ve “Elektrik zammı geri alınana kadar fatura ödemeyeceğim” dedi. Bu tavrını duyurduğuna ve kendisi Ana Muhalefet Partisi lideri olduğuna göre, vatandaşa da bu yönde çağrı yapıyor olmalı. Öyle anlaşıldı ve haber oldu zaten.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun “sokaktan” pek hazzetmediği biliniyor. Bu konuda iktidar partisi ve ortakları kadar “hassas”. Bu çağrıyı, AKP kurmaylarını düşündürmeye başlayan protestolarla ilgili bir “Aman sokaktan uzak durun” çağrısı olarak anlamak pekâlâ mümkün. 

Oysa protesto hakkı yurttaş olma sorumluluğunun bir gereğidir, haktır. Bunu iktidar sahipleri kadar muhalefet yapıyormuş gibi yapanların da anlaması, öğrenmesi gereği var. 

Neden derseniz, Cemal Süreya’dan ilhamla; hayat pahalı, kuşlar uçuyor…

11 Şubat 2022 

P24 - Hayat pahalı, kuşlar uçuyor (platform24.org)



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İlla da İzmir...

#ŞehirNöbeti notları :)

Dersim'de hakim kanaat: Gülistan Doku...