Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Barışın kaçınılmazlığı

 Kürt sorununun kalıcı, nihai, onurlu çözümü adına barış, kaçınılmaz bir ihtiyaç ve sorumluluk haline gelmiştir. Tarafların sözcülerinin bazen ifade ettikleri gibi “tarihi bir fırsat” söz konusudur ve ne hamaset, ne ucuz demagojiler, ne de “farklı” senaryolara kurban edilmelidir. Yeter… Barış, yeni bir durumdur. Yeni bir sayfa açmaya cesaret etmektir. Barışı kaçınılmaz bir ihtiyaç haline getiren gerçeklerle yüzleşmek ve onları aşmak kararlılığıdır. Sağlam bir irade ve beraberinde sabır, gereğinde “baldıran zehiri içmek” kararlılığıdır… Barış, kuşkusuz savaşan taraflar arasında olur. Şartlarını olgunlaştırmak adına başlangıçta gizli saklı, kapalı kapılar ardında yürütülen görüşmelerle ilk adımlar atılır, asgari bir mutabakat sağlandıktan sonra ise açık ve şeffaf bir süreç izlenerek inşa edilir. Barışın kaçınılmaz bir “ihtiyaç” haline gelmesi, sübjektif olmaktan ziyade objektif bir gerçekliktir. Özünde tarafların birbirini yok edememesi, uzayan savaş ve çatışma halinin beraberinde ge...

Barışın gerekleri

 Süreçle ilgili devlet adına konuşanlar sık sık “Pazarlık yok, müzakere yok” açıklamaları yapıyorlar. “Pazarlık” neyse de “müzakere” kavramından neden bu denli rahatsız olunuyor, tuhaf. Ama bu bir yana, insan düşünmeden edemiyor, “müzakere” olmaksızın yürütülen bir sürecin hedefinde barış inşa etmek var mıdır gerçekt en? “Barış” adı üzerinde, bir sorun, bir çelişki, çıkarları karşıt tarafların varlığı etrafında şekillenen savaş veya çatışma halinin son bulması için ortaya konulan iradedir. Sorun veya çelişkinin “savaş” gerekçesi olmaktan çıkartılması ve asgari manada çözümünü amaçlayan bir iradedir söz  konusu olan. Bu yönüyle yeni bir sayfa açmak, yeni bir durumun önünü açmak demek olduğu için, ciddi, kararlı, cesur bir irade, sorumluluk ve tutarlılık gerektirir. Bilinir ki, öngörülen, gerçekleşmesi amaçlanan barış ve çözüm, bazen, hatta çoğu zaman tarafların gönlünden geçen bir nitelik taşımayabilir. Fakat taraflar savaşmaktan yorgun düşmüşse, istedikleri, hedefledikleri son...

Aslolan yoldur, yürümektir

 Deyin ki dağların hafızasına kazılı tarihin öğrettikleri ne unutulabilir ne de karartılabilir; acıyla, çileyle, özveri ve emek destanlarıyla, kanla yazılmıştır Aslolan yoldur, yürümektir. Hayalleriniz olacak, umutlarınız, çabanız, mücadeleniz; ve elbet hayal kırıklıklarınız, düştüğünüz, kaldığınız, yeniden kalktığınız, bazen mecalinizin kalmadığı hissine kapılsanız da, yürümeye devam ettiğiniz… Aslolan yoldur, yürümektir. Marx’ın dediğince yaşadığımız hayatı insanî kılmak ise meselemiz, yılmak, yorulmak bilmeyen bir yürüyüş olmalıdır bu. Aslolan yoldur. İnsan, bir “gelecek” tasavvuru olandır. Her şey daha iyi, güzel, güvenli ve özgür olsun diye tarif ettiği bir gelecek… Bir gelecek tasavvuru olmayan, hayatı sürüklenerek yaşayandır; ilkeleri, değerleri, dolayısıyla bir çabası, mücadelesi yoktur. Herhangi bir canlının “fıtratındaki” güdü ve reflekslerden ibarettir varlığı. Aslolan yoldur, yürümektir. Umutları, hayalleri, düşleri olmak, bir gelecek duygu ve duyarlılığına, sorumluluğu...

Özlemek ne uzun bir mesafe, Dersim…

 Ağızlarına çağdaşlık, ilim, bilim gibi lafları pelesenk etmelerine, hatta bazıları “çağdaşlık” ne kelime, kendilerince “komünist” takılmalarına karşın, Dersim deyince “Saldır Co!” komutu almış gibi ayaklananlar var. Hâlâ var. Bazen bunlara nereden esiyorsa “Dersim değil Tunceli” diye tutturuyorlar avucuna baktım yollar görmedim yolculuklar gördüm mezar görmedim ölü gördüm düşman görmedim savaş gördüm –Şirvan Erciyes Yollarda okurum diye yanıma kitaplar almıştım ama Şirvan Erciyes’in Post Mortem adlı şiir kitabına takıldım kaldım (Kayıp Kitaplar Yay. Haziran 2025). Her şiir okuduğumda şair olmadığıma, olamadığıma hayıflanırım içten içe. Bazen şiirsel metinler çıkar kalbimden, kalemimden, evet, ama şiir başka bir şey. İyi şiir, sanırım, her okuyanda uyandırdığı duygu ve düşünceler ölçüsünde iyi şiirdir. Okuduğunuzda içinizde bir şeyleri uyandırmayan, ayaklandırmayan ve ne anlattığını anlamak için bilmece, bulmaca çözer gibi kafa yorduğunuz bir şiir, iyi şiir olabilir mi? Şirvan Erci...

Suyun akışı ya da meramı barış olmak

 Bu bazısı “solcu”, bazısı “gazeteci”, bazısı entel-dantel görünümlü patolojik tiplerin gözünde Kürtler, AKP’ye karşı muhalefetin “kitlesi” olmalı. Kendi başına bir siyaseti, duruşu ve tavrı olmamalı. “Köprüyü” geçtikten sonra da bu zevat artık Kürtlere hak, hukuk adına ne lütfedecekse Bazıları iktidar koalisyonunun “Terörsüz Türkiye” olarak adlandırdığı süreci destekler ve “süreci” başlatan MHP lideri Devlet Bahçeli’yi “Ulu, büyük, bilge” gibi ölçü, sınır tanımaz abartılı övgülere gark ederken, bilerek ya da bilmeyerek, bugüne değin sorunun adını dosdoğru telaffuz ederek tartışılması konusundaki çabaların adeta sıfırlanmasına hizmet ediyorlar. “Bilerek ya da bilmeyerek” lafın gelişi; yoksa amiyane tabirle böyleleri her şeyi bilir, sadece işlerine gelmediğinde bilmezden gelirler; “Terörsüz Türkiye’yi desteklemeyen var mı? Olur mu öyle şey, aaa!” İyi niyetle tereddütlerini ifade edecek olsan sanki “Terörlü Türkiye” istiyormuşsun muamelesi yapmaya hazır ve amadeler. Pespaye bir demag...