Devir devran... Nereden nereye...


Bir zamanlar “Kahrolsun ABD emperyalizmi” sloganı, Türkiye solunun ortaklaştığı ender duyarlılıklardan biriydi, beraberinde “Bağımsız Türkiye” sloganı elbette…
1968 yılında Deniz Gezmiş’in de içlerinde olduğu devrimci gençler İstanbul’a gelen ABD 6. Filosu’nu bu sloganlar eşliğinde protesto ettiklerinde sadece emniyet güçlerinin değil “milliyetçi-muhafazakar” halkımızın da adeta hedefi haline gelmişlerdi… Misal, M. Şevki Eygi’nin “İslamcı” gazetesi Bugün, devrimci gençleri “kafir” ilan etmiş, 6. Filo askerlerini denize döken “kafirleri” “boğmanın” zamanı geldiği manşetleri atmıştı. Sağcı-milliyetçi basının estirdiği havayla milliyetçi-muhafazakar gençler 6. Filo’ya karşı çıkanları “gebertmek” için ant içmişler, 6. Filo gemilerini “korumaya” almışlardı. Beyazıt ve Taksim’de çıkan olaylarda ölenler olmuş ve emniyet güçleri göz yumdukları saldırganları değil taşlı bıçaklı saldırıya uğrayan devrimci öğrencileri gözaltına almıştı…

Biliniyor; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, izleyen yıllarda TBMM’de “muhtıra yemiş” Süleyman Demirel’in başını çektiği milletvekillerinin “Üçe üç!” sloganları eşliğinde idam sehpasına yollandılar…
Sonraki yıllarda da Türkiye solunun “kahrolsun ABD emperyalizmi” ve “Bağımsız Türkiye” duyarlılığı devam etti. Bu satırların yazarının da katıldığı sayısız korsan gösterinin temel sloganları bunlardı hep. Devrimcilerin bu duyarlılığının birkaç kat fazlası devleti yöneten milliyetçi-muhafazakar hükümetlerde vardı tabii. ABD karşıtı olmak, eşittir “anarşist” olmak idi ve bedeli dayak, işkence, hapis idi…
“Durduk yere nereden aklına geldi bu şimdi?” diye soracak olursanız, doğrusu, pek de durduk yere sayılmaz…

Bugünlerin milliyetçi-muhafazakar çevrelerini gayet “anti-emperyalist” görünce anımsadım ister istemez.

Ama beraberinde şunu da söylemeden geçemem: Bu milliyetçi-muhafazakar çevreler (partiler, dernekler, yurttaşlar) sadece küçük bir kesitini hatırlattığım bu geçmişleriyle acaba neden yüzleşmiyorlar?

Milliyetçi-muhafazakar politikaları beğenmeyenlere olur olmaz “ABD işbirlikçisi” filan diye çok rahat suçlamalarda bulunuyorlar. Yakın tarihte devrimci gençlere karşı adeta “Amerika’nın askerleriyiz” hassasiyetiyle mücadele etmiş olduklarını ise hatırlamak bile istemiyorlar.
Ne diyeyim: Nereden nereye…

15 Şubat 2018

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İlla da İzmir...

#ŞehirNöbeti notları :)

Dersim'de hakim kanaat: Gülistan Doku...