Leylekler göçtü. Acaba tekrar geri gelecekler mi?
Mevsimler değişir, zaman akar, hayat devam eder… Yaz
bitti işte, bu yaz da. Leyleklerin göçünden belliydi. Acaba tekrar geri
gelecekler mi, gelecek yaz tekrar göç etmek üzere. “Küresel ısınma” deniyor ya
hani, tuhafımıza giden, şaşırdığımız iklim değişiklikleri hayatın olağan
akışının rutinleriyle ilgili bile düşünen insanların tereddüt etmelerine neden
oluyor. Leylekler tekrar geri gelecek mi? Kışın kar yağacak mı? Ya bahar
yağmurları? Yaz sıcağı yine bunaltıcı nemiyle birlikte mi çökecek üstümüze?
7 yaşındaki kızımdan biliyorum, kışı seviyor, ama eğer kar yağarsa… Geçen kış kar yağmadı ve “Bu ne biçim kış?” diye söylendi durdu. Onun için kar bile aradık Abant’a kadar gidip. Orada da yoktu. Kış uzayınca “Yaz gelsin” demeye başladı, madem kar da yağmıyordu, havalar ısınsındı bari, yaz gelsindi ve havuza, denize girebileydik. Bir de kısa kollu tişörtlerini, kısa şortlarını giyebilmek için tabii. Kışı da yazı da seviyor aslında ama bu ara baharı keşfetti. “En güzel bahar, ne sıcak ne de soğuk, hem de çiçekler açıyor, ağaçlar, çimenler yeşeriyor” diyor.
-Daha sıcak yerlere kızım.
-Yaz bitiyor mu yani?
-Evet kızım.
-Kışın kar yağar umarım.
-Umarım kızım.
-Leylekler tekrar geri gelecekler mi?
-Gelirler.
-Gelmezlerse yaz da gelmez. Yaz gelmezse kış da olmaz, değil mi?
-Evet kızım…
Kaç kişi hatırlıyor acaba, Temmuz ayına değin yer
yer yağmur yağmaya devam ediyordu. Bazen düpedüz üşüdüğümüz rüzgarlar esiyordu
ve biz “Ortasındayız mevsimin, ne zaman ısınacak havalar?” diye yakınıyorduk
birbirimize. Öyle ya, madem yazdı, madem uzun sürmüştü kış ve özlemiştik
kemiklerimizin ısınmasını, havuza girmeliydik, denize gitmeliydik, sahil
yollarındaki parklarda mangal yakmalı, tatile çıkmalıydık…
Sıcaklar çökünce bu kez de sıcaklardan bunaldık.
Yağmur ve rüzgar serinliğini özler olduk. Hasta eden klimalardan şikayet etmeye
başladık. Acaip ya da tuhaf olan bir şey yok aslında, hayat işte ve insan
dediğimiz, bu…7 yaşındaki kızımdan biliyorum, kışı seviyor, ama eğer kar yağarsa… Geçen kış kar yağmadı ve “Bu ne biçim kış?” diye söylendi durdu. Onun için kar bile aradık Abant’a kadar gidip. Orada da yoktu. Kış uzayınca “Yaz gelsin” demeye başladı, madem kar da yağmıyordu, havalar ısınsındı bari, yaz gelsindi ve havuza, denize girebileydik. Bir de kısa kollu tişörtlerini, kısa şortlarını giyebilmek için tabii. Kışı da yazı da seviyor aslında ama bu ara baharı keşfetti. “En güzel bahar, ne sıcak ne de soğuk, hem de çiçekler açıyor, ağaçlar, çimenler yeşeriyor” diyor.
Mevsimler değişir, zaman akar, hayat devam eder ve
biz “küresel ısınma” adını verdiğimiz insan kaynaklı felaketlerin bir parçası
olduğumuz dünyayı, doğayı ne hale getirdiğinin ayrımına vardığımızda çok geç
olacak belki…
Ara sıra, fırsat buldukça yaşadığım şehrin uzun
zamandır görmediğim yerlerini gezmeye, görmeye düşüyorum yollara. Yollarda
yorgun düşüyorum. Cebimdeki akıllı telefonun bir özelliğini keşfettim;
yürüdüğüm mesafeyi ölçüyor ve her seferinde tebrik ediyor beni, kendi rekorumu
egale ediyorum. Tansiyonum düşüyor bazen ve sığınacak bir gölge bulamıyorum.
Gittiğim her yeri ilk defa görmüş gibi oluyorum, çünkü çok değişmiş oluyor.
Araç kalabalığı, insan kalabalığı, bina kalabalığı da cabası. İstanbul işte…
En son Piyerloti’ye gitmiştim arkadaşımla. Yıllar
sonra. Hiçbir şey hafızamda kaldığı gibi değildi. Manzarası bile değişmişti
sanki. Piyerloti’ye çıkan yokuş boyunca, mezarlıktaki bazı ünlülerin
mezarlarına levhalarla yol işaretleri koyulmuş olması tuhafıma gitti. Ölü iken
bile “statü” farklarımız olması öteden beri tuhafıma gider…
Eminönü’nden Eyüp’e kadar uzanan Haliç kıyısı
boyunca güzel bir park vardı. Yüksek teneke levhalarla kapatılmış sahil yolu.
Eminönü-Eyüp arasına metro inşaatı varmış. Kıyının hemen yanı başında metro
tüneli yapmak bana çok tehlikeli geldi. Zemin balçık çünkü oralarda. Kıyıyı
kapalı görünce evimin bahçesine birileri el koymuş gibi geldi bana, bozuldum.
Eski Balatlıyım ne de olsa. Mütevazı çatı katı evimde izlediğim manzara
doyumsuzdu. Sabahları çıkıp yürürdüm bazen Eyüp bazen de Eminönü yönüne. Balat
da çok değişmiş diyorlar. İlk fırsatta gidip göreceğim. Orada oturan
arkadaşlarımı ziyaret edeceğim.
-Leylekler nereye gidiyorlar baba?-Daha sıcak yerlere kızım.
-Yaz bitiyor mu yani?
-Evet kızım.
-Kışın kar yağar umarım.
-Umarım kızım.
-Leylekler tekrar geri gelecekler mi?
-Gelirler.
-Gelmezlerse yaz da gelmez. Yaz gelmezse kış da olmaz, değil mi?
-Evet kızım…
5 Eylül 2018
Yorumlar
Yorum Gönder